Mustafa İslamoğlu(Kazankaya)'ya Reddiye
Mustafa İslamoğlu ki asıl,gerçek adı Mustafa Kazankaya,günümüzde müslümanlar arasında çok populer durumdadır.
Mevlana Celaleddin hazretleri "Ya Rasulallah sav,senin has ismini ağzıma almadan önce,ağzımı 1000 kere misvaklarım,1000 kere misk ile 1000 kere de amberle yıkarım ama yine de şu ağzı senin(sav) o has ismine layık görmem" buyuruyor.
Allahu Teala ise Kuranı Kerim de baştan sona bütün peygamberlere "Ya Adem,Ya Musa,Ya İsa,Ya Nuh,Ya Zekeriyya,.... şeklinde direkt olarak isimleri ile hitap ederken hiç bir yerde Efendimiz sav e direkt ismi ile hitap etmiyor."Ya Taha,Ya Yasin,Ya rasul,Ya Müddesir,Ya Müzzemmil,... " şeklinde hitaplarda bulunuyor.
Bu vatandaş çıkıyor ve utanmadan sıkılmadan Efendimiz sav in ismini ön plana çıkararak ve İslam alimlerinin bugüne kadar yapmadığı bir ifadelendirmeyle "3 M......." diye kitap yazma cüretinde bulunuyor.Kitapta da diyor ki Efendimiz sav ile ilgili "çok az gerçek,çok fazla kurgusal,efsanevi"
Bir hadis-i şerifte anlatılır ki: Peygamber Efendimiz bir keresinde minbere çıkıyordu. Merdivenden yukarı çıkarken birinci basamakta "amin!" dedi. İkinci basamakta yine "amin!" dedi. Üçüncü basamakta bir kere daha "amin!" dedi. Hutbeden sonra , sahabe efendilerimiz “Bu sefer senden daha önce duymadığımız bir şeyi duyduk yâ Rasûlallah! Eskiden böyle yapmıyordunuz, şimdi minbere çıkarken üç defa “amin” dediniz. Bunun hikmeti nedir?” diye sordular. Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: "Cebrâil aleyhisselam geldi ve ‘Anne-babasının ihtiyarlığında onların yanında olmuş ama anne-baba hakkını gözetmemiş, onlara iyi bakarak mağfireti yakalama gibi bir fırsatı değerlendirememiş kimseye yazıklar olsun, burnu yere sürtülsün onun!' dedi, ben de 'amin!' dedim. Cebrâil, 'Yâ Rasûlallah, bir yerde adın anıldığı halde, Sana salât ü selâm getirmeyen de rahmetten uzak olsun, burnu yere sürtülsün!' dedi, ben de ‘amin' dedim. Ve son basamakta Cebrâil, ‘Ramazana yetişmiş, Ramazanı idrak etmiş olduğu halde Allah'ın mağfiretini kazanamamış, afv ü mağfiret bulamamış kimseye de yazıklar olsun, rahmetten uzak olsun o!' dedi, ben de ‘amin' dedim.”
Bu adam İstanbul da haftada 2 kez tefsir günleri düzenler ve ne gariptir ki o kadar muteber ve kabul görmüş tefsirler varken,Arapça bile bilmeyen,Urduca ve İngilizce çevirilerden tefsir yazan,Peygamberlerin ismet sıfatı sürekli değildir diyen,bu zamana kadar Kuranı Kerimi benim kadar anlayan çıkmamıştır hezeyanına düşebilen Mevdudi denilen adamın Tefhimul-i Kuran tefsirini orada insanlara empoze etmeye çalışır.tefsir için 15 ilim gerekir bunun 14 ü çalışılıp kazanılabilir kesbi ilimlerdir ve kendi içersinde açtığın zaman 100 başlığı geçmektedir ve bunların tahsili 30-40 sene sürer,Çoğu tefsir tefsiri yazanın ömrünün yetmemesi sebebiyle yarım kalmıştır(tamamlanan tefsirler %10-15).15.ilim ise ilmi mevhibedir çalışmayla kazanılmaz vehbi bir ilimdir Allahu Teala nın dilediğine verdiği bir ilimdir.Şunu da söyleyim illa ki tefsir okuyacağım diyorsan Bağdat kütüphanesinde Hafız Şahin diye bir zatın "1000"(bin) ciltlik tefsiri bulunmaktadır.
Eğer müslümanları bir adrese yönlendirecekse öncelikli olarak fıkha yönlendirmesi gerekir çünkü fıkhı bilmek farz-ı ayndır.Toprağın altında sana fıkhi uygulamalardan sorulacak(taharet,namaz,vs
Bir insan gerçekten ehl-i sünnet ve-l cemaat yolunun yolcusu ise bu topraklarda bu kadar rahat hareket etmesine üstüne üstlük o adama bir de kanal tahsis edilmesine asla izin verilmeyeceği de göz önünde bulundurulursa "Mustafa Kazankaya" ile ilgili oturup tekrar düşünmenizi tavsiye ederim...
http://www.islamseli.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder