30 Ocak 2019 Çarşamba

Sahte Mehdi İskender Evrenesoğlu ve vekil hocası Abdulcabbar Boran


İskender Evrenesoğlu Kimdir?


İskender Evrenesoğlu Kimdir?

Tasavvuf diye, diye sonunda kendisinin ‘Mehdi ve Rasul’ olduğunu ilan etti.

Allah’ın kendisine ‘Risalet Nurları’ diye bir kitab vahyettiğini söylemektedir. Said Nursi’ye ‘Risale-i Nur’un yazdırıldığını kabul ediyorsunuz da, bana ‘Risalet Nurları’nın yazdırıldığını neden kabul etmiyorsunuz? demektedir.

Uzmanlar bu kimsenin cezaî ehliyeti olmadığını, delidir, neyapsa yeridir kabilinden şeyler söylüyorlar. Ne var ki bu sapığın peşinden giden binlerce akıllı ve kendilerinin hak yolda olduğuna inanan var. Hani bitli baklanın, kör müşterisi olurmuş, Körler, sağırlar birbirini ağırlar misali.

Elimde bu tarikat/din hakkında epey malzeme var.[1] Uğraşmağa değmez. Baştan aşağı zırva. Osmanlı Kültürünü Yaşatma Derneği vs. gibi paravan isimler altında faaliyet gösteriyorlar. Gerçekten Osmanlı devri olsaydı, Şeyhulislam’ın fetvası şu iki satır olurdu: ‘Küfrü mûcib, katli vacib’…bu kadar. Bu Mehdi-resul hiç Arapça bilmediği halde keyfe mâ yeşâ, istediği ayete istediği anlamı vermekte. 17 sene bir bankada müdür olarak çalışmış, haram zerrelerine kadar işlemiş birisi. Bazen kendisine sorulan sorulara ‘Durun Allah’a sorayım’ deyim canlı yayında Allah’la temas kurup, cevap verecek kadar bir şarlatan. Şimdilerde MPL’de hezeyanlarını çömezleri devam ettiriyorlar.

Şu an Amerika’ya kaçmış olan bu kaçık, en son ATV’de bir ana haber programında şöyle bir haberin öznesi olmuştu. Amerika’ya bu mehdi-rasul(!) ile beraber giden bir kadın müridi, bu mehdi-resule telefonda şöyle dert yanıyordu; ‘hadi şeyhim beni becerdin, 17 yaşımdaki kızımdan ne istedin, Ramazan mübarek günde, onu nasıl iğfal edebildin?…’ halen facebook’ta videoları dolaşmaktadır. Daha onlarcası var. Tabii cevabı hazırdır. Ben o an tasarruftaydım, yani beni Allah sevk ve idare ediyordu (!)

İskender Evrenesoğlu, tasavvufun şanlı tarihine bir şeref levhası olarak geçecektir. Bu mezbelelikten ancak böyle kimseler yetişir. Aslında bu mehdi bozuntusu biraz saf gelmektedir. Canlı yayında Allah’a sorayım demese de, diğerleri gibi bir istihareye yatayım, O’na sorayım dese zevahiri kurtaracak. Ya da, Bana kitap geldi yerine, bana yazdırıldı, ihtar edildi, unutturuldu, farsça olarak yazdırılmış, ya da Kur’an’ın lemaatının lemaatıdır. vs. gibi daha sinsi yapmayı becerememektedir.

Bu mehdi-Resul’ün kendisine vahyedildiğini iddia ettiği Risalet Nurları’nda ne gibi hezeyan örnekleri vardır, merak ederseniz, İblisin ilhamından birkaç örnek verelim.

“Beni defalarca gördün. Vaktiyle Dayı Bey’in düştüğü hataya düşme. Beni defalarca gördün. Cibril’i, Muhammed kulumuzu, kendini de gördün” (Allah Teâlâ suresi)

“Gördün ki, sen uçtuğun zaman kimse senin uçtuğunun farkına varmıyor.” (aynı sure) Biz vardık, Ey Mehdi-Resul. Sen gerçekten Uçmuşsun. Cehenneme varman çok uzun zaman almaz, İnşallah.

“Ey İskender el-Ekber Hazretleri Kulumuz! Evet, sen, hakiki bir hazretsin. Bozoklu Han bir veli idi ve senin ceddindir, Seyyittir. Sen de Seyyid’sin. 12.İmamsın, Son İmamsın” (Tayy-ı Mekân suresi)

“Evet, şeytan senin voltajına dayanamaz. Dalga uzunluğu konusunu sana tekrar yazdıracağız.”[2] Gerçekten şeytan bunun voltajına dayanamaz. Şeytan bu zavallıyı görünce haline gerçekten acımıştır. Ya da tası-tarağı toplayıp terk-i diyar eylemiştir. Giderken de ‘Allah’ım madem bu kadar büyük bir şeytan yaratacaktın, beni niye yarattın?’ demiştir. Anlaşılan bu voltajı yüksek mehdi-resulün testesteronu da epey yüksek, voltajını olmayacak yerlere de boşaltıyor.


Diyanet İşlerinin bununla ilgili olarak hazırladığı rapor da; Bu kaçığın kendisine verildiğini iddia ettiği ‘Risalet Nurları’ adını taşıyan 68 sayfalık kitapta ‘Anlaşmazlık, İnzal, Müjde ve Mehdi Suresi’ gibi 21 bölüm var. 

Kitabın ön yüzünde ise ‘Türklerin bilgesi, İskender kulumuza katımızdan ihsanımızdır’ ibaresi bulunmakta. İlk sayfada da ‘Bu kitap Lehv-i Mahfuzda Ana Kitab’ın içinde mevcut olup Kur’an’dan sonra dünyaya indirmekte olduğumuz ilk kitaptır’ ibaresi yer almaktadır. 

Kendisini Kur’an’dan sonra kitap verilen ilk kişi, Mehdi olarak vazifelendirilmiş kişi olarak tanıtır. Belirtileri ise; sol omzundaki nur, sağ omzundaki sancak, belindeki kılıç ve kendisine verilen kitaptır. İnsanlara verilebilecek ilmin bütünü kendisine verilmiş. Allah’ın habibi’dir. Hükümdarlık verilmiş. 

Şeytan, yanına yaklaşamaz. Hz. Muhammed (s.a.v.)’e imam olup, ona namaz kıldırmış. İstediği an Allah’la konuşabilir. Sabırlı olup, bunun alameti de arabayı kullanırken 80 km.yi aşmamasıdır. 

Defalarca Allah’ı görmüştür. Uçabilir, fakat kimse uçtuğunun farkına varmaz. Onikinci imam olarak görevlendirilmiş. Hayy/diri olan insanların en şereflisidir. Tayy-ı mekân sahibi. Allah’ın kâinattaki vekili ve halifesi. Cebrail kendisinin cesedine girmiş. Hata yapacağı zaman Allah’tan izin alarak yapıyor. Haccı da tayy-ı mekânla yapacak. Ayrıca Allah’ı da kitabında şu sözlerle anlatmakta: Enerji kütlesi, nur, iki boyutlu, sonsuz büyüklükte ve sonsuz küçüklükte, kütlesinin her zerresi bütünün tüm özelliklerine sahiptir. 

Evrenosoğlu’na göre: Vahiy devam etmektedir. [Ahzab/40] ayeti delil olarak getirerek Hz. Muhammed (s.a.v.) nebilerin sonuncusudur, Resullerin değil. İşte bu yüzden Resuller gelmeye devam etmiştir ve edecektir. Şu kadar var ki peygamberler hem Resul, hem nebidir. Ama her Resul peygamber değildir. Peygamber olmayan kendisi gibi Resuller Allah’ın halifesi olarak kendilerine vahy gelen ve irşad görevini yerine getiren Resullerdir.

SAHTEKAR HOCA VAAZ VERDİ BAFRA KARIŞTI!


SAHTEKAR HOCA VAAZ VERDİ BAFRA KARIŞTI!

Geçtiğimiz günlerde Bafra’da sahte mehdi olarak ünlenen İskender Evrenesoğlu'nun verdiği konferansa Bafralıların akın etmesi şaşkınlık yarattı. Kendini Veli- Resul olarak adlandıran İskender Evrenesoğlu'nun ilçede verdiği 2. konferans olması 'neler oluyor' sorusunu gündeme getirdi.

Samsun'un en güzel ilçelerinden biri olan Bafra'da sahte peygamber olarak a
dlandırılan İskender Evrenesoğlu'nun verdiği konferans ilçede günün konusu oldu. Kendisini Allah'ın Resul-ü ilan edip, Türkiye'deki büyük hocaların tepkisini çeken Evrenesoğlu'nun halkın dini duygularını sömürerek Bafra'yı mesken tutması ise ilçede ki samimi müslümanların da tepkisine neden oldu.

SAHTEKAR BİR ADAM

Bafralılar, kendisini mehdi zanneden ve Türkiye'de sahte peygamber olarak nam salan bir kişiye Bafra'da nasıl konferans verdirildiğini sorgularken, bu konuda yetkili mercilerin konuya duyarsız kalmasını da eleştirdi. Bafralılar;'İlçemizde sahtekarlıklarıyla nam salan insanlara konferans verilmesine müsade eden kim varsa bu konuda aynı derece de suçludur. İnsanların dini duygularını sömürerek kendine tabi olmaya davet eden bir sahtekarın halkımızın kandırılmasına izin verilmesi bu suça ortak olmaktır' dediler.

PEKİ YETKİLİLER NEREDE?

Sahtekarlığı hukuk önünde de ispatlanan Evrenosoğlu'nun ve avanesine bu konferansı üstelik Bafra'nın göbeği olan bir yerde verdirilmesinin akıldan ve izandan yoksun olmakla eş değer olduğunu dile getiren Bafralılar;'Başta ilçe Müftülüğü olmak üzere, sivil toplum kuruluşları, emniyet yetkilileri bu duruma neden tepki göstermediler. Dinimizi kullanıp saf ve temiz insanlarımızın duygularını sömüren ve sözde konferanslar verip reklam yapan bu tipler pek çok kişinin zihninin bulanmasına sebebiyet veriyorlar.' diye konuştular.

CENNET BİLE VAAT ETMİŞ

Daha önce Bafra'da konferans veren İskender Evrenesoğlu'nun 17 Ocak tarihinde Bafra'da 2. kez konferans verdiğini ve halkın bu düzenbaz Hoca'ya ilgi göstermesinin islami değerlerle bağdaşmadığını sözlerine ekleyen Bafralılar;'Adam 'Ben peygamberim, Mehdiyim' diyor. El insaf. Daha doğru dürüst namaz kılmasını bile bilmiyor. Çok değerli Hocalarımız,'Bu sahtekarlardan uzak durun' diye her yerde insanları bilgilendiriyorlar. Halkımız ise bu sahtekarlara inanıp elini öpüp, cennet vaadini bile alıyorlar. Yazıktır, günahtır.' şeklinde konuştular.

Kaynak: MeydanNet.com

https://www.meydannet.com/haber/sahtekar-hoca-vaaz-verdi-bafra-karisti-25007.html

ÇOĞU ŞİA AJANI SAPIK KUR'AN MEALCİLERİ


SAPIK R.İHSAN ELİAÇIK


17 Ocak 2019 Perşembe

İSYANOĞLU'NUN HEZEYANLARI


İSYANOĞLU'NUN HEZEYANLARI

M.İslamoğlu: Suriye'yi İran'a Verin


İslamoğlu geçtiğimiz senelerde de cuma hutbesinde "barış adına Suriye'yi İran'a verin" demişti. Kâfirlerin İslam coğrafyalarındaki vahşeti bir tarafa dursun, kavramları birbirine karıştırarak cihad faziletinin içini boşaltıp Müslümanları pasif olmaya davet eden bu adamın kâfirlerin yaptıklarına ses çıkardığına şahit olamadık. Yıllardır İran yalakalığına soyunan bu Humeyni aşığı, Şiileri iyi göstermek için “Şii” yerine “ehlibeyt” ismini kullanarak ayrı bir adiliğin peşine düşüyor.
Suriye’de katledilen çocuklar galiba İslamoğlu’nun vicdanına dokunmuyor. Soruyoruz: “İran sana da mı baskı yapıyor?” ''Kahrolsun İran'' derken İsrail oradan kıs kıs gülüyor'' diyerek devam ediyor sözlerine İslamoğlu. Üstelik İran’ın Irak’ta iki milyona yakın Müslümanı öldürdüğünü bilmesine rağmen.

İslamoğlu Hz. Hureyre'ye Hakaret Ediyor?

İslamoğlu Şia ağzıyla hadis rivayet eden Hz Ebu Hureyre'ye hakaret ediyor. İslamoğlu: "Ebu Hureyre'nin özelliği ne. Yani 23 yılda beraber olmuş sahabi 100 civarında hadis rivayet ederken 3 sene mi beraber olmuş? Yok, o da hadisçi mübalağası. Aslında mübalağa çok küçük kalıyor. Masum bir sözcük. Sadece 19 ay Peygamberimizle karın tokluğuna beraber olmuş, bir meçhul şahıs! 3 yıl 36 ay eder, 19 ay bunun yaklaşık yarısı. Peki kim bu? Adı ne? Adını sorsam bilecek olan var mı? ...40 tane rivayet var adına dair. Hani Araplar ensap ilmini çok iyi bilirler, 70 göbek ötesine kadar nesebini sayarlardı? Adamın adı bile yok. Kim bu? ...Peki babasının adı var mı?" diyor.

Hz. Hureyre'yi yok saymaya, iptal etmeye çalışmanın adı aslında Hz. Hureyre'nin rivayet etmiş olduğu hadisi şeriflerin, İslamoğlu'nun sapıklığına uymuyor oluşu. Ayetleri kendi heva ve isteklerine göre yorumlayabilen bu sapkın, mevzu hadislere gelince yorumlayamamasından ve kendi görüşlerine uyduramamasından dolayı Hz. Hureyre'nin sıradan bir adam olduğunu vurgulamaya çalışıyor.

Cennet ve Cehennemi İnkar Ediyor

Mustafa İslamoğlu kendisine yöneltilen, cennet ve cehennem ebediyeti hakkındaki soruya verdiği cevap:
“Cennet ve cehennem yok olacaktır.” görüşü benim görüşüm değildir. Bir Kur’an talebesi olarak Kur’an’daki; “huld” ve “ebed” kelimelerini tahlil ettim. Cennet ve cehennemin ebediliğinin nasıl anlaşıldığını, sahabenin olayı nasıl yorumladığını söyledim. Hz. Ebu Bekir’in, Hz. Ömer’in, Hz. Abdullah bin Mesut başta olmak üzere birçok güzide sahabenin bu konudaki günümüz yaygın kanaatinin aksine olan görüşlerini serdettim. Cehennemim sonsuz olmadığını söylediklerini naklettim. Buna da İbn Kayyım el-Cevziyye’nin yazdığı Hadi’l Ervah İla Biladi’l Efrah adlı eserini kaynak gösterdim. Bu eser Arapça olarak piyasada var. Her yerde satılıyor. Bakmak isteyen açıp bakar. İbn-i Kayyım’ın ilmi yetkinliğinin derecesini siz bilmezseniz bilen birine sorabilirsiniz.”

Mustafa İslamoğlu; Sahabe-i Güzine isnat ettiği çirkin görüşüne de verdiği kaynağa bakınca iddiasının mesnetten yoksun olduğu aşikâr olur. Zaten İslamoğlu’nun verdiği kaynak olan İbn-i Kayım’ın görüşlerini de verdik. Ayrıca İbni Kayyım dediği kişi de İbni Teymiye'nin talebesi. İslamoğlu, Ehl-i Sünnet ulemanın şüpheyle yaklaştığı bir kişiden, cumhur görüşe muhalif bir iddia ile gelmiştir. Ayrıca “Onlar ebedi olarak onun altında kalırlar. Ne azapları hafifletilir, ne de kendilerine göz açtırılır.”(Sûre-i Bakara/162) “…onlar ateş halkıdır, orada ebedi kalacaklardır.”(Sûre-i Al-i İmran/116) “…Ve onlar ateş içinde ebedi kalacaklardır."(Sûre-i Tevbe/17 ayetlerini de görmezden gelmektedir.

Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat uleması cennetin ve cehennemim ebediliği hususunda ittifak içindedirler. İbn-i Teymiyye ve İbn-i Kayyım El Cevziyye haricinde. Onlar da zaten Ehli Sünnet değildirler.

Ebu Yusuf'a Edebsizce Sözler

Mustafa İslamoğlu; İmamlar ve Sultanlar kitabında İmam-ı Ebu Yusuf Hazretlerini yargılıyor ve ona edepsizce sözlerde bulunur. Aynı eserinde Mevdûdî’yi övüyor.
Mustafa İslamoğlu, Gerekçeli Meal-Tefsirinde Nisa Sûresinin 23. ayetinde geçen: “Kendileriyle zifafa girdiğiniz eşlerinizden olup himayenizde bulunan üvey kızlarınız (ın) nikâhı haram kılınmıştır.” kavl-i şerifinin 10 nolu dipnotunda şöyle diyor: “Kişinin önceki kocasından olma kızının yasak kapsamına girmesi için ‘aynı evde bir arada’ yetişmiş olma şartı öngörülmektedir. Bu şartın dışında kalanların yasak kapsamına girmediği görüşünü İbn-i Hazm, Ali ve Ömer’e nispet eder.” Mustafa İslamoğlu, Gerekçeli Meal-Tefsir, cilt:1, s.152...

Dört mezhebin kavline ters düşmüştür. Hanefi fıkıh kitaplarından el-Hidaye’de, Şafii fıkıh kitaplarından Haşiyetü’l Büceyremi’de, Maliki fıkıh kitabı olan Haşiyetü’s Savi, Hanbelî’nin Keşşafü’l Kına’ adlı kitaplarına göre bu hüküm geçerlidir. Yani kızların, üvey babalarının evlerinde bulunup onların terbiyeleri altında büyümeleri aralarındaki ebedi mahremiyetin şartı değildir. Böyle bir şart yoktur. İster üvey babalarının evlerinde olsunlar ister olmasınlar üvey babalarıyla nikâhlanamazlar.

İslamoğlu Salat Getirmeyi Şirk Sayıyor

Mustafa İslamoğlu, Hz. Peygamber (s.a.v.)’e salât getirmeyi şirk sayıyor ve Ehl-i Sünnete sitem ediyor:
“Rabbinizin Hz. Peygamber (s.a.v.)’i örnek gösterdiği halde, nedense klasik ulema (burada kimleri kasteddiği malum) ille de onu efsaneleştirmek için ellerinden geleni arkalarına koymamışlardır. Verilmek istenen insan tipi taklit edebilecekleri bir nebi değil de kendisine sadece hayranlık duyulmak için oldukça aşkınlaştırılmış insanüstü bir peygamber tipi çizmektedir. Elbette efsaneler örnek alınsın diye değil, sadece insanlara “onlar kim, biz kim” dedirtmek ve hayret ıslıkları çaldırmak için oluşturulur. Geçmişte bu tavır niçin takınıldı bilemem. Lakin çağın mantığı da buna çok benziyor. Kutsa ve müzeye kaldır… Onun örnekliği iki ayaklı Kur’an oluşundan gelir.”

“Klasik ulema” diye nitelendirdiği bütün âlimler zaten Resul-ü Zişan Efendimizin hayatını tastamam örnek almışlardır. Ayrıca Allah Rasülü'nü sadece postacı kılığına sokup vahyi insanlara getirdi modelinde anlatmaya çalışıyor. Halbuki Allah Rasulü, hareketleriyle, sözleriyle ve yaşayışıyla da örnek teşkil etmektedir. "Sen olmasaydın Alemleri yaratmazdım" hadisi kutsisinde de olduğu gibi, her şey onun aşkına yaratılmış ise, çnasıl salat ve selam getirilmesi yanlış olabilir, ki bunun hakkında ayet ve hadis olmasına rağmen. Alemler onun için yaratılmış, elbette ki insanüstü bir peygamber çizilecektir. Sahabenin Allah Rasulü'ne karşı aşırı sevgisini demek yanlış buluyor İslamoğlu?

Hanbeliler Eşari'yi Tekfir Ediyormuş!

Mustafa İslamoğlu, Ehli Sünnet olan mezhepleri de birbirine düşmanmış gibi göstererk: “Ehl-i Sünnet içi tekfir yarışmasına Hanbelîler de Eş’ari’yi tekfir edip, kanının helal olduğu yollu fetvalar vererek katılırlar.” diyor. Hanbelîler dediği kimselerin, kendi görüşlerini yaymaya çalışarak bu mezhepten ayrılan İbn-i Teymiyye taraftarları olduğunu ise gizliyor.

Kura'an'a Abdestsiz Dokunulurmuş!

Mustafa İslamoğlu şöyle der: “Ben bu zamana kadar ne Kur’an’dan ne Resulullah’tan ne sahabeden ve ne de müctehit imamlardan Kur’an okurken abdestin farz olduğuna dair sahih bir şey okumadım, duymadım… Bilgime güvenmeyip “Kur’an okumak için abdest farzdır” diyen bir hadis, bir imam, bir âlim var mıdır diye Mektebetü’l Elfiyye’den dört yüz bin hadisi, bazıları Mebsut gibi 30 cildi bulan bine yakın kitabı, tüm mezheplerin kırkı aşkın kaynaklarını taradım, böyle bir şey bulamadım. En iyisi bu konularda en katı davrandığını bildiğimiz Suyutî’nin: “Kur’an okumanın adabı” başlığında yazdıklarını aynen tercüme etmek: “Kur’an okuma sırasında abdest almak müstehaptır; çünkü tilavet zikirden efdaldır ve Peygamber(s.a.v.) temizlenmeksizin zikretmeyi hoş karşılamazdı. İmamü’l Harameyn dedi ki: “Abdestsiz Kur’an okumak mekruh değildir, çünkü Peygamber yellenme ihtiyacı hissetse, yellenme sırasında harfleri doğru telaffuz edemeyeceği ihtimaline karşı okumayı durdurur.” İmam Suyutî, el-İtkan Fi Ulumi’l Kur’an, cilt:1, s.295...

Mustafa İslamoğlu sözde kaynağını da verdiği yazısını 25 Eylül 2000 tarihinde Akit gazetesinde yazmış. İslamoğlu, İmam Suyutî’den alıntı yaparak kendisini delillendirmeye çalışıyor. Çünkü kaynak verdiği kitaptan alıntı yaptığı kısım, Kur’an’a abdestsiz dokunulup dokunulamayacağı ile ilgili bölüm değil, abdestsiz Kur’an’ı (dokunmamak suretiyle) ezberden veya bakarak kıraat edebileceğimize ait bölümdür. Kur’an’ı, bakarak veya ezberden abdestsiz şekilde zaten okunabiliyor. Lakin Mustafa İslamoğlu, iki meseleyi birbirine karıştırıyor. Bütün Ehl-i Sünnet kaynaklarda, Kur’an’a abdestsiz dokunulamayacağı yazılıdır. İslamoğlu alıntı yaptığı İmam Suyutî’nin el-İtkan kitabını incelemeden konuşuyor. Hâlbuki bu değerli eserin ileriki sayfalarında şu yazıyor: “Bizim ve âlimler topluluğunun görüşü, abdestsiz olanın Kur’an’a dokunmasının haram olduğudur. O abdestsiz olan, ister küçük abdest almamış olsun, isterse büyük abdest. Çünkü Kur’an-ı Kerim’de: “Kur’an’a ancak temiz olanlar dokunabilir.” buyrulmuştur. Sünen-i Tirmizi ve diğerlerinde geçen bir hadis şöyledir: “Kur’an’a ancak abdestli olanlar dokunabilir.” İmam Suyutî, el- İtkan Fi Ulumi’l Kur’an, cilt. 2, s.1188...

Hz.İsa'nın Geleceğini İnkar Ediyor

Mustafa İslamoğlu, Hz. İsa (a.s.)’nın tekrar nüzulüne inanmıyor: "Elde mevcut en eski metin, Hz. İsa’nın vefatından en az bir-bir buçuk asır sonrasına aittir."(Üç Muhammed, s. 49) "Bugün, tüm kalbimle iddia edebilirim ki, eğer Hazreti İsa kabrinden çıkıp gelse ona en büyük düşmanlık gösterecek olan, onun mitolojik imajını pazarlayarak geçinen kiliseler ve ruhban sınıfı olurdu."
Hz. İsa Aleyhisselam’ın tekrar dünyaya nüzulü sebebiyle Mustafa İslamoğlu’na şöyle bir soru soruluyor: “Soru: Sorum Hz. İsa ile ilgili olacak. O’nun tekrar geleceğine inanan yakın dostlarıma nasıl anlatayım da veya nasıl cevap vereyim de, biraz da olsa cevap verebiliyorum ama Buhari, Müslim gibi zatların hadislerini gösterdiklerinde bu hadisler uydurma diyemiyorum ve yorum yapamıyorum. Çünkü hadislerin gerçekliğini bilemiyorum. Bana bu konuda yardımcı olabilir misiniz? Ben gelmeyeceğine inananlardan olduğumu ifade ettiğimde bana itikadımdan bahsediyorlar. Sizden değerli cevaplarınızı bekliyorum. Allah sizden ve Müminlerden razı olsun."
İslamoğlu'nun cevabı: Aynen ben de öyle yapıyorum. Bu doğru olan. Buhari ve Müslim’deki hadisler haber-i vahid. Zan içerir. Yanlış ve yalana ihtimali vardır. Bu tür haberler akideye konu olamazlar."

İslamoğlu Mutezili'yi Savunuyor

Mustafa İslamoğlu, Ehl-i Sünnete karşı bakın nasıl Mu’tezileyi savunuyor: “Mu’tezilenin, sünneti ya da hadisi toptan reddettiğini söylemek gerçeği çarpıtmak olacaktır. İslam’ın rasyonelliğini temsil eden Mu’tezile, rakiplerinin kendisine karşı tam kapasite kullandıkları “hadis imalatını” boşa çıkarmak için, bu konuda oldukça titiz ve seçici davranmıştır.” Mustafa İslamoğlu-Üç Muhammed, s. 193...

Mason Afgani'yi Övüyor

Mustafa İslamoğlu “Mason ve Din Düşmanı” olan Cemaleddin Efgani’yi göklere çıkarırken, Afgani’nin maskesini düşüren, Ehli Sünnet Âlimlerini ve Sultan II. Abdulhamid’i Afgani’nin tuvalet bezi olamazlar! diyerek aşağılıyor!

Peygamber Efendimizi (s.a.v.) övmekten çekinen ve hürmet edenleri aşağılayan İslamoğlu; mason üstadı Cemaleddin Efgâni hakkında ne diyor: “Tek kişilik bir ordu, tek kişilik bir ümmettir, göklerin kendisine dar geldiği kartaldır.” İşte riyakâr İslamoğlu’nun gerçek yüzü. Âlemlere rahmet gönderilen Hatemü’l Enbiya Hz. Muhammed Mustafa Efendimize (s.a.v.), övgüyü, salâtı, selamı, hürmeti çok gören İslamoğlu; Şii olduğunu ümmetten gizleyen bir takiyyeci, İngiliz oyuncağı olan bir mason, yalancı bir müfsid olan Efgâni’yi nasıl övüyor.

M.İslamoğlu, HDP Milletvekili Hüda Kaya beraberliği









M.İslamoğlu, HDP Milletvekili Hüda Kaya beraberliği

Hüda Kaya HDP milletvekili olmadan önce Mustafa İslamoğlu'nun vakfına bağlı faaliyet gösteren Bilge-Der'de kadınlara sohbet ediyordu. 

Kaya'nın oğlu Muhammet Cihat Saatçioğlu ise küçüklüğünden beri İran'a götürüyor, İran imamlarıyla görüştürüyor ve devrim şehitliğini gezdiriyor. Oğlu İran'ın dini liderleriyle içli dışlı oluyor.

Abdullah Öcalan'ın kardeşi Osman Öcalan'la da beraber. Kandil'de ve HDP yürüyüşlerine katılıyor. Sur'da ise Hendek'de... 

Ve Umre'de ise İslamoğlu ile beraber. Hüda Kaya'nın oğlu, gelini, kızı ve damadı İslamoğlu ile aynı karede fotoğrafta... 

Daha sonraları Şiilere güzellemeler ve bir anda kurulan Hilal TV'leri vs... 

Akla şu soru geliyor: İran-Hüda Kaya-HDP-İslamoğlu beraberliğinde ne yatıyor?

MUSTAFA İSLAMOĞLU'NUN FETÖ SEVGİSİ



MUSTAFA İSLAMOĞLU'NUN FETÖ SEVGİSİ

Son zamanlarda Ehl-i Sünnet'i hedef alan saldırılar yaşanıyor. Bu saldırının başında da Ehl-i Sünnet vel’Cemaat'i hedefe koyan başta ABD olmak üzere, mezhepsizler, reformcular, Kemalistler ve Fetö'cüler yer alıyor.

Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı’nın, Demokrasi, İnsan Hakları ve Emek Bürosu tarafından her yıl yayımlanan “Uluslararası Dinî Özgürlükler” raporunun 2016 tarihli nüshasında Türkiye ile alâkalı bölümünde: Ehli Sünnet'e karşı yeniden “devrim kanunları”nın şiddetle uygulanması talep ediliyor. Bu rapor yayınlanır yayınlanmaz da, Türkiye’deki Kemalist, İrancı, Mealci, Mezhepsiz, Reformcu, Fetö'cü ve İslam düşmanları tarafından Ehl-i Sünnet vel’Cemaat’i hedef alan saldırılar başladı. ABD'nin amacı ise dışarıdan yıkamadığı Türkiye'yi mezhepsizler eliyle yıkmaya çalışmak.

Mezhepsizlerin Başında İslamoğlu Var

Bu mezhepsizlerin en başında da sapık Mustafa İslamoğlu (asıl soyismi Kazankaya) yer alıyor. Mason Muhammed Abduh, Cemaleddin Afganî gibi İbn-i Teymiyye’den beslenerek dinî içten yıkmaya azmetmiş sapıkların yolunu, günümüzde sürdüren -en başta- bu sapık; varlığından beri Ehli Sünnet'i savunanları hedefe alarak iftira atıyor. Kemalistlerin ağzını kullanan İslamoğlu ve tayfası, kendi sapkınlıklarını örtmek için de Ehli Sünnet'i savunanları karalamaya çalışıyor. Her dönem kaypaklıklarını ve çıkarcılıklarını göstermekten imtina etmeyen bu sapkınlar Hazreti Muaviye'yi düşman olarak gösteriyor, kaderi inkar ediyor, Ehli Sünnete saldırıyor, Şia'yı Ehli Beyt olarak gösteriyor, 4 büyük mezhebi tanımıyor, tasavvufa-tarikatlara saldırıyor, Kur'an'ı istediği gibi yorumluyor... Hadisleri inkar ederek Allah Rasulü'nü adeta postacı rolüne sokuyor.

İslamoğlu'nun Pensilvanya Ziyareti

İslamoğlu, 29.05.2009'da Hilal TV’de Senai Demirci’nin sunduğu programda, Amerika seyahati ile ilgili olarak konuştu. Programda gezi notlarını anlatıyordu. Fetö lideri, Pensilvanyalı şarlatan F. Gülen’e olan sevgisini “Bu seyahatimize “West Virgina Umresi” adını veriyoruz: “Biz 25 yıldır Ribat yaparız" diyordu. Baran Dergisi olarak 127. sayımızda Mustafa İslamoğlu'nun CİA çiftliğinde buluştuğunu söylemiştik.

İslamoğlu'nun FETÖ Sevgisi

Yeni Şafak gazetesinde "Sami Hocaoğlu" ismiyle yazılar yazan Mustafa İslamoğlu'nun Fetoş Gülen hakkında söyledikleri ise şunlar:
"Kim ne derse desin, Fethullah Gülen Hocaefendi, âdetâ eğitimle görevlendirilmiştir. Bunun en bariz örneği, birer barış köprüsü olan ve yeryüzünün dört bir yanına dağılmış bulunan 300'ü aşkın Türk okuludur. Bu, kökü ta İslam'ın ilk yıllarına kadar uzanan fütüvvet geleneğinin, 'modern' bir anlayıla yeniden ihya ve inşasıdır. Fütüvvet, yani "yiğitlik, adamlık, erlik" geleneği. Tarihimize damgasını vuran "hisbe müessesesi" işte bu geleneğin ürünüydü. Bu müessesenin görevi, insanların yüreklerine ulaşıp, onların örtülü kapılarını aralamaktı. Yürek fethi sayesinde gönül kapılarından içeri girip, orada "yürek devleti"ni kurmaktı. İslam ümmetinin tarihinde fütüvvet ruhunun canlı olduğu dönemler, hep en parlak başarıların habercisi olmuştur. Güçlü orduların yapamadığını, gönül erleri, bu yürek fetihleri sayesinde yapabilmişler, göz kamaştırıcı başarılara imza atmışlardır."

FETÖ'cü Cemal Uşşak'la Görüştü

FETÖ'nün kurumsal yüzü olan ve Fetö'ye para aktaran Cemal Uşşak'la da görüşmüş Mustafa İslamoğlu. Papanın elini öpen ve "siyonizmi haklı buluyorum" diyen Ceml Uşşak ile görüşen İslamoğlu, yazısında Cemal Uşşak tarafından davet edildiğini söylüyor ve yapılan hizmetin evrensel barış olduğunu aktarıyor:
"İşte böylesi bir başarıya, pazar günü davetlisi olduğum Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın iftarında bir kez daha şahit oldum. Vakıf başkanı Harun Tokak ve yardımcısı Cemal Uşşak beylerin nazik davetini sıkışık programıma rağmen kabul etmiştim. Davet sırasında gördüklerim, günün tüm yorgunluğunu unutturmuştu. Bu davetin bir de sloganı vardı: "Evrensel barışa doğru"...

İslamoğlu Kitabında FETÖ'yü Övüyor

"Hadi bir Fethullah Hoca yetiştirin göreyim sizi. Hocanın ayakkabısını yetiştirin alnınızdan öpeyim" diyen M. İslamoğlu "Şahsiyet Yazıları" isimli kitabının 129. sayfasında FETÖ'ye övgüler diziyor. İslamoğlu: "...Kim ne derse desin, Fethullah Gülen Hocaefendi, adeta eğitimle görevlendirilmiştir. Bunun en bariz örneği, birer barış köprüsü olan ve yeryüzünün dört bir yanına dağılmış bulunan 300'ü aşmış Türk okuludur" ifade ederek FETÖ'yü göklere çıkarıyor ve devamında da övgülere devam ediyor.

Sapkınlıkları Saymakla Bitmiyor

İslamoğlu “İman Bilinci” isimli kitabının 17. sayfasında “Allah’a, Ahiret gününe, Meleklere, Kitaba, Peygamberlere inanmak. Bu beş madde bir fazlasıyla Cibril hadisi diye meşhur olan hadiste de yer alır. Sonraki ilmihallere, imanın şartı olarak geçen tartışmalı fazlalık kadere iman maddesidir.” diyerek kaderi inkar ediyor. İslamoğlu "İman İnsanın Saadeti” isimli kitabında kaderi tartışmalı fazlalık olarak göstermiştir.


KARŞILAŞTIRMA


SAPIK M.ÖZTÜRK KUR'AN'A SALDIRIYOR.


KUR'ANI TERSTEN OKUYAN



A.OKTAR İSRAİL İLİŞKİLERİ

 A.OKTAR İSRAİL İLİŞKİLERİ https://www.videoindirelim.com/islam-birligi-adnan-oktar-israil-ile-olan-iliskileri--1528504.html