17 Ocak 2019 Perşembe
İSYANOĞLU'NUN HEZEYANLARI
İSYANOĞLU'NUN HEZEYANLARI
M.İslamoğlu: Suriye'yi İran'a Verin
İslamoğlu geçtiğimiz senelerde de cuma hutbesinde "barış adına Suriye'yi İran'a verin" demişti. Kâfirlerin İslam coğrafyalarındaki vahşeti bir tarafa dursun, kavramları birbirine karıştırarak cihad faziletinin içini boşaltıp Müslümanları pasif olmaya davet eden bu adamın kâfirlerin yaptıklarına ses çıkardığına şahit olamadık. Yıllardır İran yalakalığına soyunan bu Humeyni aşığı, Şiileri iyi göstermek için “Şii” yerine “ehlibeyt” ismini kullanarak ayrı bir adiliğin peşine düşüyor.
Suriye’de katledilen çocuklar galiba İslamoğlu’nun vicdanına dokunmuyor. Soruyoruz: “İran sana da mı baskı yapıyor?” ''Kahrolsun İran'' derken İsrail oradan kıs kıs gülüyor'' diyerek devam ediyor sözlerine İslamoğlu. Üstelik İran’ın Irak’ta iki milyona yakın Müslümanı öldürdüğünü bilmesine rağmen.
İslamoğlu Hz. Hureyre'ye Hakaret Ediyor?
İslamoğlu Şia ağzıyla hadis rivayet eden Hz Ebu Hureyre'ye hakaret ediyor. İslamoğlu: "Ebu Hureyre'nin özelliği ne. Yani 23 yılda beraber olmuş sahabi 100 civarında hadis rivayet ederken 3 sene mi beraber olmuş? Yok, o da hadisçi mübalağası. Aslında mübalağa çok küçük kalıyor. Masum bir sözcük. Sadece 19 ay Peygamberimizle karın tokluğuna beraber olmuş, bir meçhul şahıs! 3 yıl 36 ay eder, 19 ay bunun yaklaşık yarısı. Peki kim bu? Adı ne? Adını sorsam bilecek olan var mı? ...40 tane rivayet var adına dair. Hani Araplar ensap ilmini çok iyi bilirler, 70 göbek ötesine kadar nesebini sayarlardı? Adamın adı bile yok. Kim bu? ...Peki babasının adı var mı?" diyor.
Hz. Hureyre'yi yok saymaya, iptal etmeye çalışmanın adı aslında Hz. Hureyre'nin rivayet etmiş olduğu hadisi şeriflerin, İslamoğlu'nun sapıklığına uymuyor oluşu. Ayetleri kendi heva ve isteklerine göre yorumlayabilen bu sapkın, mevzu hadislere gelince yorumlayamamasından ve kendi görüşlerine uyduramamasından dolayı Hz. Hureyre'nin sıradan bir adam olduğunu vurgulamaya çalışıyor.
Cennet ve Cehennemi İnkar Ediyor
Mustafa İslamoğlu kendisine yöneltilen, cennet ve cehennem ebediyeti hakkındaki soruya verdiği cevap:
“Cennet ve cehennem yok olacaktır.” görüşü benim görüşüm değildir. Bir Kur’an talebesi olarak Kur’an’daki; “huld” ve “ebed” kelimelerini tahlil ettim. Cennet ve cehennemin ebediliğinin nasıl anlaşıldığını, sahabenin olayı nasıl yorumladığını söyledim. Hz. Ebu Bekir’in, Hz. Ömer’in, Hz. Abdullah bin Mesut başta olmak üzere birçok güzide sahabenin bu konudaki günümüz yaygın kanaatinin aksine olan görüşlerini serdettim. Cehennemim sonsuz olmadığını söylediklerini naklettim. Buna da İbn Kayyım el-Cevziyye’nin yazdığı Hadi’l Ervah İla Biladi’l Efrah adlı eserini kaynak gösterdim. Bu eser Arapça olarak piyasada var. Her yerde satılıyor. Bakmak isteyen açıp bakar. İbn-i Kayyım’ın ilmi yetkinliğinin derecesini siz bilmezseniz bilen birine sorabilirsiniz.”
Mustafa İslamoğlu; Sahabe-i Güzine isnat ettiği çirkin görüşüne de verdiği kaynağa bakınca iddiasının mesnetten yoksun olduğu aşikâr olur. Zaten İslamoğlu’nun verdiği kaynak olan İbn-i Kayım’ın görüşlerini de verdik. Ayrıca İbni Kayyım dediği kişi de İbni Teymiye'nin talebesi. İslamoğlu, Ehl-i Sünnet ulemanın şüpheyle yaklaştığı bir kişiden, cumhur görüşe muhalif bir iddia ile gelmiştir. Ayrıca “Onlar ebedi olarak onun altında kalırlar. Ne azapları hafifletilir, ne de kendilerine göz açtırılır.”(Sûre-i Bakara/162) “…onlar ateş halkıdır, orada ebedi kalacaklardır.”(Sûre-i Al-i İmran/116) “…Ve onlar ateş içinde ebedi kalacaklardır."(Sûre-i Tevbe/17 ayetlerini de görmezden gelmektedir.
Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat uleması cennetin ve cehennemim ebediliği hususunda ittifak içindedirler. İbn-i Teymiyye ve İbn-i Kayyım El Cevziyye haricinde. Onlar da zaten Ehli Sünnet değildirler.
Ebu Yusuf'a Edebsizce Sözler
Mustafa İslamoğlu; İmamlar ve Sultanlar kitabında İmam-ı Ebu Yusuf Hazretlerini yargılıyor ve ona edepsizce sözlerde bulunur. Aynı eserinde Mevdûdî’yi övüyor.
Mustafa İslamoğlu, Gerekçeli Meal-Tefsirinde Nisa Sûresinin 23. ayetinde geçen: “Kendileriyle zifafa girdiğiniz eşlerinizden olup himayenizde bulunan üvey kızlarınız (ın) nikâhı haram kılınmıştır.” kavl-i şerifinin 10 nolu dipnotunda şöyle diyor: “Kişinin önceki kocasından olma kızının yasak kapsamına girmesi için ‘aynı evde bir arada’ yetişmiş olma şartı öngörülmektedir. Bu şartın dışında kalanların yasak kapsamına girmediği görüşünü İbn-i Hazm, Ali ve Ömer’e nispet eder.” Mustafa İslamoğlu, Gerekçeli Meal-Tefsir, cilt:1, s.152...
Dört mezhebin kavline ters düşmüştür. Hanefi fıkıh kitaplarından el-Hidaye’de, Şafii fıkıh kitaplarından Haşiyetü’l Büceyremi’de, Maliki fıkıh kitabı olan Haşiyetü’s Savi, Hanbelî’nin Keşşafü’l Kına’ adlı kitaplarına göre bu hüküm geçerlidir. Yani kızların, üvey babalarının evlerinde bulunup onların terbiyeleri altında büyümeleri aralarındaki ebedi mahremiyetin şartı değildir. Böyle bir şart yoktur. İster üvey babalarının evlerinde olsunlar ister olmasınlar üvey babalarıyla nikâhlanamazlar.
İslamoğlu Salat Getirmeyi Şirk Sayıyor
Mustafa İslamoğlu, Hz. Peygamber (s.a.v.)’e salât getirmeyi şirk sayıyor ve Ehl-i Sünnete sitem ediyor:
“Rabbinizin Hz. Peygamber (s.a.v.)’i örnek gösterdiği halde, nedense klasik ulema (burada kimleri kasteddiği malum) ille de onu efsaneleştirmek için ellerinden geleni arkalarına koymamışlardır. Verilmek istenen insan tipi taklit edebilecekleri bir nebi değil de kendisine sadece hayranlık duyulmak için oldukça aşkınlaştırılmış insanüstü bir peygamber tipi çizmektedir. Elbette efsaneler örnek alınsın diye değil, sadece insanlara “onlar kim, biz kim” dedirtmek ve hayret ıslıkları çaldırmak için oluşturulur. Geçmişte bu tavır niçin takınıldı bilemem. Lakin çağın mantığı da buna çok benziyor. Kutsa ve müzeye kaldır… Onun örnekliği iki ayaklı Kur’an oluşundan gelir.”
“Klasik ulema” diye nitelendirdiği bütün âlimler zaten Resul-ü Zişan Efendimizin hayatını tastamam örnek almışlardır. Ayrıca Allah Rasülü'nü sadece postacı kılığına sokup vahyi insanlara getirdi modelinde anlatmaya çalışıyor. Halbuki Allah Rasulü, hareketleriyle, sözleriyle ve yaşayışıyla da örnek teşkil etmektedir. "Sen olmasaydın Alemleri yaratmazdım" hadisi kutsisinde de olduğu gibi, her şey onun aşkına yaratılmış ise, çnasıl salat ve selam getirilmesi yanlış olabilir, ki bunun hakkında ayet ve hadis olmasına rağmen. Alemler onun için yaratılmış, elbette ki insanüstü bir peygamber çizilecektir. Sahabenin Allah Rasulü'ne karşı aşırı sevgisini demek yanlış buluyor İslamoğlu?
Hanbeliler Eşari'yi Tekfir Ediyormuş!
Mustafa İslamoğlu, Ehli Sünnet olan mezhepleri de birbirine düşmanmış gibi göstererk: “Ehl-i Sünnet içi tekfir yarışmasına Hanbelîler de Eş’ari’yi tekfir edip, kanının helal olduğu yollu fetvalar vererek katılırlar.” diyor. Hanbelîler dediği kimselerin, kendi görüşlerini yaymaya çalışarak bu mezhepten ayrılan İbn-i Teymiyye taraftarları olduğunu ise gizliyor.
Kura'an'a Abdestsiz Dokunulurmuş!
Mustafa İslamoğlu şöyle der: “Ben bu zamana kadar ne Kur’an’dan ne Resulullah’tan ne sahabeden ve ne de müctehit imamlardan Kur’an okurken abdestin farz olduğuna dair sahih bir şey okumadım, duymadım… Bilgime güvenmeyip “Kur’an okumak için abdest farzdır” diyen bir hadis, bir imam, bir âlim var mıdır diye Mektebetü’l Elfiyye’den dört yüz bin hadisi, bazıları Mebsut gibi 30 cildi bulan bine yakın kitabı, tüm mezheplerin kırkı aşkın kaynaklarını taradım, böyle bir şey bulamadım. En iyisi bu konularda en katı davrandığını bildiğimiz Suyutî’nin: “Kur’an okumanın adabı” başlığında yazdıklarını aynen tercüme etmek: “Kur’an okuma sırasında abdest almak müstehaptır; çünkü tilavet zikirden efdaldır ve Peygamber(s.a.v.) temizlenmeksizin zikretmeyi hoş karşılamazdı. İmamü’l Harameyn dedi ki: “Abdestsiz Kur’an okumak mekruh değildir, çünkü Peygamber yellenme ihtiyacı hissetse, yellenme sırasında harfleri doğru telaffuz edemeyeceği ihtimaline karşı okumayı durdurur.” İmam Suyutî, el-İtkan Fi Ulumi’l Kur’an, cilt:1, s.295...
Mustafa İslamoğlu sözde kaynağını da verdiği yazısını 25 Eylül 2000 tarihinde Akit gazetesinde yazmış. İslamoğlu, İmam Suyutî’den alıntı yaparak kendisini delillendirmeye çalışıyor. Çünkü kaynak verdiği kitaptan alıntı yaptığı kısım, Kur’an’a abdestsiz dokunulup dokunulamayacağı ile ilgili bölüm değil, abdestsiz Kur’an’ı (dokunmamak suretiyle) ezberden veya bakarak kıraat edebileceğimize ait bölümdür. Kur’an’ı, bakarak veya ezberden abdestsiz şekilde zaten okunabiliyor. Lakin Mustafa İslamoğlu, iki meseleyi birbirine karıştırıyor. Bütün Ehl-i Sünnet kaynaklarda, Kur’an’a abdestsiz dokunulamayacağı yazılıdır. İslamoğlu alıntı yaptığı İmam Suyutî’nin el-İtkan kitabını incelemeden konuşuyor. Hâlbuki bu değerli eserin ileriki sayfalarında şu yazıyor: “Bizim ve âlimler topluluğunun görüşü, abdestsiz olanın Kur’an’a dokunmasının haram olduğudur. O abdestsiz olan, ister küçük abdest almamış olsun, isterse büyük abdest. Çünkü Kur’an-ı Kerim’de: “Kur’an’a ancak temiz olanlar dokunabilir.” buyrulmuştur. Sünen-i Tirmizi ve diğerlerinde geçen bir hadis şöyledir: “Kur’an’a ancak abdestli olanlar dokunabilir.” İmam Suyutî, el- İtkan Fi Ulumi’l Kur’an, cilt. 2, s.1188...
Hz.İsa'nın Geleceğini İnkar Ediyor
Mustafa İslamoğlu, Hz. İsa (a.s.)’nın tekrar nüzulüne inanmıyor: "Elde mevcut en eski metin, Hz. İsa’nın vefatından en az bir-bir buçuk asır sonrasına aittir."(Üç Muhammed, s. 49) "Bugün, tüm kalbimle iddia edebilirim ki, eğer Hazreti İsa kabrinden çıkıp gelse ona en büyük düşmanlık gösterecek olan, onun mitolojik imajını pazarlayarak geçinen kiliseler ve ruhban sınıfı olurdu."
Hz. İsa Aleyhisselam’ın tekrar dünyaya nüzulü sebebiyle Mustafa İslamoğlu’na şöyle bir soru soruluyor: “Soru: Sorum Hz. İsa ile ilgili olacak. O’nun tekrar geleceğine inanan yakın dostlarıma nasıl anlatayım da veya nasıl cevap vereyim de, biraz da olsa cevap verebiliyorum ama Buhari, Müslim gibi zatların hadislerini gösterdiklerinde bu hadisler uydurma diyemiyorum ve yorum yapamıyorum. Çünkü hadislerin gerçekliğini bilemiyorum. Bana bu konuda yardımcı olabilir misiniz? Ben gelmeyeceğine inananlardan olduğumu ifade ettiğimde bana itikadımdan bahsediyorlar. Sizden değerli cevaplarınızı bekliyorum. Allah sizden ve Müminlerden razı olsun."
İslamoğlu'nun cevabı: Aynen ben de öyle yapıyorum. Bu doğru olan. Buhari ve Müslim’deki hadisler haber-i vahid. Zan içerir. Yanlış ve yalana ihtimali vardır. Bu tür haberler akideye konu olamazlar."
İslamoğlu Mutezili'yi Savunuyor
Mustafa İslamoğlu, Ehl-i Sünnete karşı bakın nasıl Mu’tezileyi savunuyor: “Mu’tezilenin, sünneti ya da hadisi toptan reddettiğini söylemek gerçeği çarpıtmak olacaktır. İslam’ın rasyonelliğini temsil eden Mu’tezile, rakiplerinin kendisine karşı tam kapasite kullandıkları “hadis imalatını” boşa çıkarmak için, bu konuda oldukça titiz ve seçici davranmıştır.” Mustafa İslamoğlu-Üç Muhammed, s. 193...
Mason Afgani'yi Övüyor
Mustafa İslamoğlu “Mason ve Din Düşmanı” olan Cemaleddin Efgani’yi göklere çıkarırken, Afgani’nin maskesini düşüren, Ehli Sünnet Âlimlerini ve Sultan II. Abdulhamid’i Afgani’nin tuvalet bezi olamazlar! diyerek aşağılıyor!
Peygamber Efendimizi (s.a.v.) övmekten çekinen ve hürmet edenleri aşağılayan İslamoğlu; mason üstadı Cemaleddin Efgâni hakkında ne diyor: “Tek kişilik bir ordu, tek kişilik bir ümmettir, göklerin kendisine dar geldiği kartaldır.” İşte riyakâr İslamoğlu’nun gerçek yüzü. Âlemlere rahmet gönderilen Hatemü’l Enbiya Hz. Muhammed Mustafa Efendimize (s.a.v.), övgüyü, salâtı, selamı, hürmeti çok gören İslamoğlu; Şii olduğunu ümmetten gizleyen bir takiyyeci, İngiliz oyuncağı olan bir mason, yalancı bir müfsid olan Efgâni’yi nasıl övüyor.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
A.OKTAR İSRAİL İLİŞKİLERİ
A.OKTAR İSRAİL İLİŞKİLERİ https://www.videoindirelim.com/islam-birligi-adnan-oktar-israil-ile-olan-iliskileri--1528504.html
-
İskender Evrenesoğlu Kimdir? Tasavvuf diye, diye sonunda kendisinin ‘Mehdi ve Rasul’ olduğunu ilan etti. Allah’ın kendisine ‘Risalet Nur...
-
Şii ressam'ın yıllarca Hz.Ali'nin resmidir diye yutturduğu ve çizdiği resmin kendi resmi olduğunu biliyor muydunuz? Şimdi anladınız ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder